İyi Ki Vapurlar Vardır, Nobelsiz Murakami, Kul Ahmet’in Ceketi, The Man Who Laughs ve Yararlı Bir Uygulama Hk.
Sevgili okur,
Günaydın. Sabah kahvene eşlik etmesi için bu hafta zarfa bir kitap, bir şarkı için ilişki testi, bir film ve bir uygulama sığdırdım.
İncelikler dilerim.
İyi Ki Vapurlar Vardır
İstanbul’un en sevdiğim yanı vapurlar. “Vapura yetişmek” de en sevdiğim aktivite. Ancak evim ve işim Anadolu yakasında olduğu için ayda yılda bir fırsatım oluyor. Sosyal medyada bir haber başlığı okuduğumu hatırlıyorum, Ankara’daydım, ekonomik gerekçelerle vapurların kaldırılacağı yazıyordu. O ân öyle üzülmüştüm ki. Meğer tık avcısı bir haber sitesiymiş, yalnızca iki sefer için böyle bir ihtimal söz konusuymuş. Nadiren kullandığım bu ulaşım vasıtasına olan bağlılığım bana Cemil Kavukçu’nun çok sevdiğim bir öyküsünü hatırlattı, şöyle yazıyor:
Bir kadın, deniz kenarında yalnız dolaşır. Saçları rüzgarda uçuşur. Arada, gözlerine inen saçlarını eliyle geriye atar ve yalnız dolaşır. Denize bakar. Bakarken gözlerini kısar, alnı kırışır. Denize bakar ve çekirdek yer. Bir banka oturur, bacak bacak üstüne atar. Geçmişi düşünür; akıp giden zamanı, bir bir sönen coşkularını. Yaşadıkları, başka bir kadının yaşamına aitmiş, bir gün kendi yaşamını yaşayacakmış gibi gelir. İyi ki deniz vardır, gemiler vardır, başını alıp gidemese de, alıp başını alıp gitmeler vardır. (Dört Duvar Beş Pencere, 118 sayfa)
Murakami Yine Nobel’i Alamadı
Yılın bu dönemi geldiğinde hep onun adı öne çıkıyor: Acaba bu sene Nobel Edebiyat Ödülü’nü Haruki Murakami’ye verecekler mi? Kendisi ve sevenleri için sonuç her defasında hüsran. Elbette ödül için ismi geçen tek yazar o değil, hatta bahis oranları dahi belirlenmiş:
- Olga Tokarczuk 8/1
- Haruki Murakami 9/1
- Margaret Atwood 11/1
- Adonis 15/1
- Yu Hua 15/1
- İsmail Kadare 18/1
- Javier Marías 21/1
- Milan Kundera 21/1
- Peter Handke 21/1
- George R. R. Martin 250/1
Geçen yıl yaşanan taciz skandalı nedeniyle 2018 Nobel Edebiyat Ödülü verilememişti. Bu sebeple Akademi bu sene iki ödülü birden ilan etti. 2018 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Olga Tokarczuk, 2019 Ödülü’nün sahibi ise Peter Handke oldu. Ben Kundera’nın hâlâ ödülü almamış olmasına yananlardanım: Es muss sein.
Kul Ahmet’in Ceketi Konu Komşuya Neden Dert Oldu?
Işıklar içinde yatsın, Barış Manço’nun bu şarkısı kulağıma çalındığında hep aynı cümleye takılır oldum: Konu komşuya dert oldu, Kul Ahmet’in ceketi. Niçin? Elbette şarkının hikâyesi ve göndermeleri farklı, tasavvufi bir kanalda ilerliyor. Ancak bu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum: Niçin giydiklerimiz, söylediklerimiz kısaca yapıp ettiklerimiz elâlemi ilgilendiriyor? Tersi de sorulabilir, başka hayatlar ile neden alakadarız? Toplumsal yaşam, birbirimize müdahale hakkı vermemeli.
Bu konu üstüne kafa yorduktan sonra internetteki ilişki testlerinden birini yaptım. Sorular şu şekilde sıralanıyor:
- Sürekli kötü mü hissediyorsunuz? Devamlı tedirgin ve gergin misiniz?
- Pasif-agresif davranışlara ve/ya şiddete maruz kalıyor musunuz?
- İkinizi de ilgilendiren bir karar alınırken, sizin fikriniz ne kadar etkili oluyor?
- Sınırlarınız ve gizliliğiniz ne kadar korunuyor?
- Sadece siz mi çabalıyorsunuz?
Sonuç: Yaşadığımız toplum ile toksik bir ilişkimiz var. Söz konusu bizim geleceğimiz dahi olsa söz sahibi değiliz. Tanpınar karakterleri gibi sürekli endişeliyiz. Komşular evimize gelen gideni dahi gözlüyor. Giydiği etek yüzünden saldırıya uğrayan kadınlar var, kaybettiklerimiz var, hem öyle çok ki. Yazıyı yazan danışman bu ilişkileri sonlandırmanın en doğrusu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bir ilişkiyi sonlandırmak zordur ama toksik bir ilişkiyi sonlandırmak ve aşmak çok daha da zordur.”
The Man Who Laughs
Merakla beklenen Joker filmi nihayet gösterime girdi. Arthur’un trajik ve afili öyküsünü günümüzde bırakıp esin kaynağı olan The Man Who Laughs’e (1928) göz atalım. Victor Hugo’nun L’Homme qui Rit romanından ilham alan film, çekildiği zamana göre oldukça başarılı ve hikâyesi içimi burkuyor: Gwynplaine, soylu bir babanın oğlu. Çocukken yetim kalıyor ve haydutlar tarafından kaçırılıyor. Yüzüne çirkin bir gülümseme çiziyorlar bıçakla, vodvillerde oynatmak için. Joker’in aksine iyi niyetli, çaresiz bir karakter. (110 dakika)
En Yararlı Uygulama
Akıllı telefonların cebimize tıkıştırdığı uygulamalar arasında -bence- en yararlısı: Libib. Kitapları, filmleri kataloglayıp kütüphane oluşturma işlevini üstleniyor. Bir kitabı eklemek yalnızca 30 saniye sürüyor, arka kapakta yer alan ISBN numarasını okutmanız ve çıkan kitabı işaretlemeniz yeterli. ISBN numarası olmayan eski basımları manuel girmek zorundasınız, bu kısmı biraz zaman alıyor. Eklediğiniz kitaplar için değerlendirme yazıp etiketleme de yapabiliyorsunuz. Link vererek, kütüphanenizi başkalarına gösterebiliyorsunuz. Ücretsiz sürümde 100’e kadar kütüphane listesi oluşturma, 5.000’e kadar envanter kaydetme hakkınız bulunuyor. Müthiş. Bir cumartesi gününü yalnızca bu işe ayırmak istiyorum.