Nolya, Tunalı’yı Eskisi Kadar Tanımıyorum, Komitas Vardapet, Çok Gizli Servis
Şahane Okur,
Günaydın. Tatil bitti. Artık eve dönmek gerekiyor. Pandemi döneminde hep evdeydik zaten ama bahsettiğim bu değil. Heveslerimize, biz bizi yapan uğraşlarımıza dönelim. Okuyalım, yazalım, çizelim, üretelim. Paylaşalım. Şairin dediği gibi:
Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!
Bu hafta zarfta bir öykü, bir kısa film, bir yazı, bir portre ve bir de dizi yer alıyor.
Birkaç güzellik ve zihnin için dikenler:
- Ankara Uluslararası Film Festivali, 3 Eylül’de gösterimlere başlıyor.
- Murathan Mungan’ın yeni romanı, Hamamname.
- Uluslararası Booker Ödülü’nün en genç sahibi, Marieke Lucas Rijneveld.
- Peyami Safa, Nazım Hikmet ve Mini Mini Kadınlar (1505 Kelime)
- Rönesans tablolarında Anadolu kilimleri (589 Kelime, İng)
- Brezilya’da Amazon’la birlikte yitip giden bir yağmur ormanı, Cerrado ve yerli halktan kadınların mücadelesi: “the women, they know how to cure the Earth.” (2404 Kelime, İng)
Benabi, Arifabi, Samiabi ve Ölüabi
Can Yayınları’nın cep kitapları serisinden. Şimdilerde baskısı yok. Sahaflardan, Nadir’den bakmak gerek. Ya da içinde yer aldığı öykü kitabını bulmak. Bir meyhanede başlıyor hikâye, barda bitiyor. Aslında bitmiyor, kendi döngüsüne başlıyor yeniden. Dark misali. Benabi sokaktan geçen bir kıza âşık oluyor. Adını Nolya koyuyor. Bir anlamı olmadığından.
Kız hayal mi gerçek mi belli değil. Benabi meyhanede müşteri oluyor, garson oluyor, patron oluyor. Arifabi, Samiabi ve Ölüabi’yle içiyor. Bu abiler gerçek mi hayal mi belli değil.
Öykü, Cem Öztüfekçi yönetmenliğinde ödüllü bir kısa filme uyarlanmış. M. Ahmet Özarslan, Nihat İleri, H. Volga Sorgu Tekinoğlu oynuyor. Müziklerde Tanju Okan imzası var. Saadet Işıl Aksoy’un büyülü güzelliği bu rüyanın içinde usulca salınıyor. (26 Dakika)
Hiçbir Şey Değişmez Yazları Ankara’da
Denize kıyısı olan şehirlerde yaz mevsimleri birbirine benzer. Denizsiz kentlerin kendine has kederi, hikâyeleri olur. Ancak tabii önce yaşamak gerek, şehrin sokaklarını arşınlamak, camekânlarını ezberlemek, yeni yükselen binaların ardında kalan yapıların halini hatrını sormak. Özgür Ceren Can’ın kaleminden:
Bozkırda Bir Bestekâr: Komitas Vardapet
Tehcir ve soykırıma maruz kalan Ermeniler arasında bir müzikolog: Komitas Vardapet. Anadolu’da halk müziğini batılılaştıran ilk isim. Debussy’ye göre büyük bestekârlardan. Repertuvarında Ermenice, Kürtçe, Türkçe halk şarkıları ve ilahiler vardı. Paris’te ve İstanbul’da korolar yönetti, Ermeni müziğinin icrası ve geliştirilmesi üzerine önemli çalışmalara imza attı.
1915’te İstanbul’da tutuklanan Ermeni aydınları arasındaydı. Sürgünden döndüğünde piyanosunun kırıldığını, eserlerinin parçalandığını gördü. Akli dengesini yitirdi. Öyle ki ağaçları jandarma sanırmış. Paris’te bir klinikte, 1935 yılında hayatını kaybetti. Yeryüzüne kırgındı, “Sizin dünyanızda çocukları öldürüyorlar.” (770 Kelime, 1124 Kelime)
Çok Gizli Servis
Bütün devlet daireleri kadar Kafkaesk bir istihbarat bürosu. Takım elbiseli, asık suratlı birileri girip çıkıyor. Kapalı kapılar ardında işkenceli sorgular yapılıyor. Kokteyller düzenleniyor. Yaptıkları masraflar için harcırah göstermek zorunda olan ajanlardan söz ediyoruz. Dayak atıyorlar ama sebebini umursamıyorlar. Ülkeyi biraz önce savaşa sokmuş olabilirler. Kimin umrunda? Cevabını bilmedikleri bir soru mu soruldu? “C’est confidentiel”. Devletleri ve gizli ajan filmlerini Fransız usulünde tiye alan bir kara komedi. Fonda James Bond ve Pembe Panter rüzgârları esiyor. (2 Sezon, 24 Bölüm)
Güne başlama şarkısı: Ham Meyveler