Amazon Prime, Türkiye’de resmen hizmete başladı. Bedava ve hızlı kargo gibi uygulamaların yanında Amazon’un dijital yayıncılık platformu Prime Video da resmi olarak Türkiye’de açıldı. Daha önce de Türkiye’den üye olabildiğimiz platform artık TL fiyatlandırmasıyla karşımızda. Hazır gündeme gelmişken bültenlerimizde yer verdiğimiz üç şahane Amazon Original dizisini sizin için derledik.
Prime Video’nun Prensesi: The Marvelous Mrs. Maisel
“Bir kadın, stand-up komedyeni olabilir mi? Üstelik kadın çok güzelse, komedyen olmak yerine şarkıcı ya da manken olsa daha iyi değil mi?” Oldukça hadsiz sorular. 1950’lerdeyiz. Dul, iki çocuklu, prensesler gibi yetiştirilen ama hanımefendilere yakışmayan havailikte, ağzı bozuk Mrs. Maisel gösteri dünyasının en komik ismi olma yolunda adım adım ilerliyor.
Gilmore Girls’ün yaratıcısı Amy Sherman-Palladino, yine yazdığı uzun diyaloglarıyla her şeyi durmadan eleştiriyor. İyi ki. Emmy ödüllü başrol Rachel Brosnahan da çok hızlı konuşuyor, hiç susmuyor. İyi ki.
Dizideki karakterlerin her biri eşsiz, her biri kusurlu. Monk dizisinin efsanesi Tony Shalhoub da döktürüyor. O yüzden yadırgamıyor, kısa sürede benimsiyoruz. Üç Altın Küre’nin sahibi olan yapım 2019 Emmy Ödülleri’nde 8 ödül almıştı. (3 Sezon, 26 Bölüm, Ortalama 60’ar dakika) (İncelikler 12)
Bir Bilim Kurgu Efsanesi: The Man in the High Castle
Philip K. Dick’in aynı adlı romanından uyarlanan dizide, “II. Dünya Savaşını Müttefikler değil de Mihver Devletleri kazanmış olsa ne olurdu?” sorusu işleniyor. The Man in the High Castle’da Nazilerin ve Japonların acımasız politikalarını bütün kıyıcılığı ve saçmalığıyla izliyoruz. Faşizmin ve şiddetin sıradan yaşamımızın bir parçası olduğunu hatırlatan detaylar ve günümüzle kurduğumuz benzerlikler içimizi ürpertiyor. Bir yandan paralel evrenler üzerine harika bir tasarımla karşı karşıyayız. Philip K. Dick büyük bir deha.
Her şey Juliana’nın (Alexa Davalos) eline bir filmin geçmesiyle başlıyor. Filmde aslında Amerika’nın yenilmediğini, Almanlar’ın yenildiğini görüyor. Her şey gerçek gibi. Elden ele dolaşan bu kayıtlar aslında direnişi örgütleyen propaganda hizmeti görüyor. Çünkü başka hayatlar mümkün. Filmleri hazırlayan ve gölgedeki ele başı ise The Man in the High Castle.
Zihnimiz görsel bir şölen ve muhteşem oyunculuklarla düşünmeye zorlanıyor. Kendi kafamızın içindeki faşistten kurtulabilir miyiz (4 Sezon, 10’ar bölüm, 1’er saat)? (İncelikler 09)
Bir Phoebe Waller-Bridge ve Prime Video Harikası: Fleabag
Phoebe Waller-Bridge’in yazıp oynadığı dizinin orijinali, yine Phoebe’nin yazıp oynadığı tek kişilik tiyatro oyunu. Dizide, kahramanımız Fleabag en yakın arkadaşını kaybetmenin acısını atlatmaya çalışıyor, bir yandan da onunla beraber kurmuş oldukları kafeyi kurtarmak, hayata tutunmak için debeleniyor. Kendisi bir seks bağımlısı. Babası (Bill Paterson) tuhaf ve uzak, ablası (Sian Clifford) tuhaf ve muhafazakar, üvey annesi (Olivia Collman) tuhaf ve itici. Fleabag bütün bu tuhaflıklar arasında unutmaya ve bazen hatırlamaya çabalıyor. Anlaşılmadığını düşündüğü zamanlarda kameraya dönüyor ve seyircinin gözünün içine bakarak konuşuyor. Güldürüyor güldürmesine ama ağlatmıyor da değil.
Dizi 2 sezon ve toplamda 12 bölümden oluşuyor. İkinci sezonda sahnenin içine yine İngiliz tiyatrosunun yüz akı, Andrew Scott dahil oluyor. Hayat verdiği Hot Priest, duruşuyla, bakışıyla, sözleriyle hem Fleabag’in hem bizim aklımızı başımızdan alıyor. Bölümler ortalama 25 dakika.
Sian Clifford 3. sezon için 20 yıl sonrasını işaret etmiş, ki o zaman karakterler ellilerinde olacak. Merak uyandırmıyor değil. Öte yandan ödüllü senarist, yapımcı, aktris ve daha birçok şeyimiz olan Phoebe’miz, yeni projeler için Amazon ile yıllığı 20 milyon dolara anlaştı. (İncelikler 02)
1 Yorum
[…] Amazon Prime’da izleyebileceğiniz diziler […]