Ona Çok Benziyorum, Stockholm Sendromu, Türkiye’nin Tek Bibliyomanı, Workin’ Moms
“İyi kitapları ve harman viskileri elinden eksik etmeyen ince bir ruhtur çünkü o.”
Şahane Okur,
Günaydın. Kirpi’nin birinci yaşını kutladığımız hafta 2000 okura ve fazlasına ulaştık. Bağrı yanık yeni dostlara merhaba. Geçen haftaki çekilişin kazananı: Vildanygngn.
Bu hafta zarfta bir roman, bir sendrom, bir yazı, bir dizi yer alıyor.
#Öneri
- Rolling Stone’un seçtiği, tüm zamanların en iyi 500 albümü
- Bastırıp afiş yapmak, telefonlarda arka plan olarak kullanmak için yüksek çözünürlüklü Studio Ghibli görselleri
#Fikir
- Türkçe’ye övgü (3039 Kelime)
- Ortaçağ Arap edebiyatında lezbiyenlik (529 kelime, İng)
- Hayaletlerden insan olmayı öğrenmek (3013 Kelime, İng)
#Rehber
#Esin
- Riso Chan’in sulu boya portrelerle tuttuğu his günlükleri
Küçük Ülkeler Kurmak
Kitap okurken gündelik hayatın dertlerini unutabiliyoruz. Film seyrederken etrafımızı saran kalabalıktan, gürültüden sıyrılabiliyoruz. Yeryüzüne katlanma reçetesi: Okumak, yazmak, çizmek, üretmek. En güzeli de bütün bu hevesleri “bize çok benzeyen” biriyle paylaşmak. Onunla küçük ülkeler kurmak.
Vuslat Çamkerten’in ilk kitabı, aynı romancıya hayran iki sevgilinin hikâyesini anlatıyor. Remzi Bayburtlu, fotoğraflarıyla dergi kapaklarını süsleyen merhum isimlerden. Çevirmen eşi Tülin ile birlikte tutkulu bir aşk yaşamışlar. Bayburtlu’ya çok benzemek isteyen bir yazar adayı ve onun çevirmen sevgilisi, bu ikilinin özel hayatına sızmak istiyor. Erkeğin tutkuları biraz daha farklı. Bir dergi çıkarma bahanesiyle Tülin’le röportaj yapıyorlar. O meşhur âşıkların yatak odasına kadar giriyor, kendi ülkelerini de alt üst ediyorlar.
Stockholm Sendromunun Cinsiyetçi Kökenleri
1973 yılında İsveç’te silah ve patlayıcılarla bir bankaya giren Jan-Erik Olsson dört kişiyi rehin aldı. Polis bankanın etrafını kuşattı ve beş gün boyunca soyguncuyla pazarlık yaptı. Olsson’ın isteği üzerine hükümlü arkadaşı bile yanına getirildi. Altıncı günün sabahında polis baskın yaptığında rehineler kendilerini soyguncular için siper etti, ikiliye ateş açılmamasını istedi. Rehinelerden Elizabeth Smart’ın kaçma imkânı olduğu halde kaçmadığı öğrenildi.
Stockholm Sendromu için aktarılan başlangıç noktası bu hikâye. Peki olayların akışına ve terimin ortaya çıkış sürecine ne kadar hakimiz? Bir kere bu sendrom psikiyatrik olarak kabul edilmiş değil. Kavramın mucidi psikiyatrist Nils Bejerot, Elizabeth Smart’la hiç konuşmamış. Rehinelerin neden polise değil de soygunculara güvendiğini sorgulamamış. Kavram Bejerot’un kendisi ve süreci kötü yöneten otoritelerin imdadına yetişmiş. Kadınların empati yeteneklerinin gelişmiş olması es geçilerek bunun bir zaaf olduğu ima edilmiş.
Güzel ve Çirkin masalının modern ama yine cinsiyetçi ve yine erkeklerin hatalarını örten kötü bir kopyası. Üstelik kadınların karar alma süreçlerinin rasyonel değil duygusal olduğunu savunanlar için destek argümanı işlevi görmüş ve beyanlarının güvenirliğini sarsan bir önyargıya sebep olagelmiş.
Türkiye’nin Tek Bibliyomanı, Kitaplıklar ve Takıntılar
Kitaplığa kitaplarını ön tarafa sırtı değil de içi gözükecek şekilde dizen infleunceler’ı görmüşsündür. Bu konuda hassasiyete sahip pek çoğumuzu rahatsız etmişti. Haklı mıyız peki? Kitaplar o kadar kutsal mı ve kutsalsa kitaplara doğru değeri vermenin tek biçimi mi var? 1900’lerin başında 15 bin kitap biriktirmiş Ali Emiri Efendi’den yola çıkan yazıda bibliyomanlık üzerine hoş anekdotlarla değerli bir tartışma sürdürülüyor.
“Ben bir Türk uşağı olduğum halde enfesün nefis binlerce kitabım var. Sen muazzam koca bir kadıasker olduğun halde kaç kitabın var be adam?” (1429 Kelime)
Çalışan Annelerin Zorlu Hayatı: Workin’ Moms
Doğumdan sonra işlerine dönen dört kadın: Kariyerinin zirvesine çok yakın olan Kate, kazara yeniden hamile kalan ve bu durumdan hiç hoşlanmayan Anne, Postpartum depresyonundan muzdarip Frankie, eşi ve bebeğiyle bağ kurmakta zorlanan Jenny. Dizinin yaratıcısı ve başrolü Catherine Reitman’ın iki çocuğu var. Kendi yaşadıklarından da yola çıkarak, çalışan annelerin zorlaştırılan hayatını alaycı bir dille anlatıyor. Eğlenceli ve değerli bir dizi. Özellikle erkeklerde, eksik bakış açılarının giderilmesini sağlıyor. (4 Sezon, 47 Bölüm)
Güne başlama şarkısı:
1 Yorum
[…] Vuslat Çamkerten’in ilk kitabı, aynı romancıya hayran iki sevgilinin hikâyesini anlatıyor. Remzi Bayburtlu, fotoğraflarıyla dergi kapaklarını süsleyen merhum isimlerden. Çevirmen eşi Tülin ile birlikte tutkulu bir aşk yaşamışlar. Bayburtlu’ya çok benzemek isteyen bir yazar adayı ve onun çevirmen sevgilisi, bu ikilinin özel hayatına sızmak istiyor. Erkeğin tutkuları biraz daha farklı. Bir dergi çıkarma bahanesiyle Tülin’le röportaj yapıyorlar. O meşhur âşıkların yatak odasına kadar giriyor, kendi ülkelerini de alt üst ediyorlar. […]