Montparnasse’lı Kiki, Yazarak İyileşmek, Karanlığı Yüreğimize Dolanan Sarmaşık
Şahane Okur,
Günaydın.
Bu hafta zarfta bir çizgi roman, bir kılavuz, MUBI’de yeniden izlenmeyi bekleyen iki film ve bir makale yer alıyor.
#Beceri
- Salyangoz çizmek (9 Dakika, İng)
#Öneri
- Sanal oyuncak müzesi
- Yaşar Kemal’in romanlarında bahsettiği bitkilerin sözlüğü
- 1000 güzel kitap adı
- Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 19-22 Kasım’da Pera’da, online gösterimler de olacak ~ Kirpilerden Merve
#Fikir
- Beckett’in cinsiyetçi vasiyeti çiğneniyor (795 Kelime)
- Sylvia Plath’i anlamak (4576 Kelime, İng)
- Bazı kadın yazarların tarihteki yerini vurgulurken diğerlerini silmek (1012 Kelime, İng)
#Blog
- Yedi yıldır düzenli tutulan bir günce: Vapurda Okunanlar. İstanbul’un iki yakası arasında geçen yolculuklarda okunan son kitap: Kırmızı Pazartesi.
- Gezmeyi ve okumayı çok seven bir dostun seyahat ve yeme-içme rehberi: Eliçe Travels. Favori: Tel Aviv.
#Esin
- Gece yatmadan önce uykularımızı kaçıran küçük utançlar, animasyon: Awkward (4 Dakika)
- Yiğit Can Alper’in suluboyayla yazdığı masallar
Paris’in Kraliçesi: Montparnasse’lı Kiki
20. yüzyılda ve sonrasında doğanlar için Altın Çağ belli, 1920’lerin Paris’i. İki dünya savaşı arasında yazarlar, ressamlar, fotoğrafçılar hepsi sözleşmiş gibi bu şehirde toplanmış. Her bir sanat dalının en yetkin isimleri birbiriyle etkileşim halinde. Birlikte eğleniyor, kavga ediyor, üretiyorlar. Halkın gözü önünde sansasyonel yaşamlar sürüyorlar.
Bu hayranlık uyandıran kalabalığın içinde deli dolu bir kişilik göze çarpıyor. Kemikli burnuyla çok güzel bir kadın, Alice Ernestine Prin, nam-ı diğer, Montparnasse’lı Kiki. On parmağında on marifet: Ressamların ve fotoğrafçıların favori modeli, kabarelerde şarkıcı, aktris, yazar ve aynı zamanda ressam. Yoksulluğun, acılı bir çocukluğun üstesinden gelmiş, Paris’te pervasız, rengarenk bir hayat yaşamış.
“Bir soğan, biraz ekmek ve bir şişe kırmızı şarap. İhtiyacım olan tek şey bu ve bunları ısmarlayacak birini her zaman bulurum.”
José-Louis Bocquet’nin yazdığı, Catel Jose’nin resimlediği çizgi roman, Kiki’nin hayatına dahil olan Man Ray, Picasso, Gertrude Stein, Matisse, Hemingway ve Fitzgerald gibi pek çok ismi sayfalarına konuk ediyor. Paris’in bohem yaşamını, şehirdeki tüm gözlerin üzerinde olduğu Kiki’yle anlatıyor. (416 Sayfa)
Yazarak İyileşmek
Yazmak, büyük travmaları atlatmak için kesin reçete değil ama faydası aşikar. Dokuz yıl ev içi şiddete maruz kaldıktan sonra yazarak iyileşen Uddipana Goswami, Pensilvanya Üniversitesi’nde verdiği derslerde yazma becerilerinin yaşam becerileri olduğunu vurguluyor ve bir yol haritası öneriyor:
- Bir konu bul (Kabullenme/öğrenme): Belirli bir duygu, travma ya da olayı seç.
- Konuyu genişlet, detaylandır (Farkındalığını geliştirme): Araştırma yap, benzer durumlardan geçen insanların tecrübelerinden yararlan.
- Yazdıklarını başkalarına okut, onların değerlendirmelerine başvur.
- Yayımla (Yazdıklarını sahiplenme): Yazar bunu zoraki bir adım olarak önermiyor ama özgüven gelişimi için önemli olduğunu belirtiyor.
Püf noktaları:
- Artık mağdur olmadığını, kendini kurtardığını göster.
- Keder mahremdir, kederlenmek öyle olmak zorunda değil.
- Hislerini ve yaralarını kabul et, başkalarının yaralarını gör, bakışını değiştir. (3573 Kelime, İng)
Karanlığı Yüreğimize Dolanan Sarmaşık
2019’un en sevilen filmlerinden, Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi‘nde adada koca şatonun içinde üç kadın kalıyordu. Yalnızlığın, ıssızlığın içinde kalbi ısıtan bir anlatı. (122 Dakika)
Tolga Karaçelik’in Sarmaşık‘ı, altı erkeği bir gemide tutmaya çabalıyor. İncelikten epey uzak bir manzara: Küfür kıyamet, erkekler kırılgan, iktidar kavgaları tatsız. Gemi limana giremiyor, erzak sınırlı, herkes delirmek üzere. Oyunculuklar şahane, hiçbirinin deliliği sırıtmıyor. Nadir Sarıbacak rahatsız edici derecede iyi oynuyor, her zamanki gibi. (104 Dakika)
Film denizde geçen romanlar için de bir çağrıda bulunuyor sanki. Eski okumaları tekrarlama, Kaptan Ahap’la ya da Wolf Larsen’la bir mücadeleye girişme, Samuel Taylor Coleridge’in Yaşlı Gemici‘siyle ya da Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği’yletanışma isteği duyuyoruz. Üstelik çağrışımlar yalnızca romanlarla sınırlı değil, Seçil Büker’in makalesi çok zengin bir erkeklik okuması yapıyor. (15 Sayfa)
Güne başlama şarkısı: