Mandalina Kokulu Sarı Lekeler

tarafından Kirpi

Mahur Beste, Sevgi Soysal, Sashiko, Soba Üzerinde Mandalina Kabukları

Şahane Okur,

Günaydın. 

Bu hafta zarfta bir roman, bir yazı dizisi, bir beceri ve mandalina kokulu bir çalma listesi yer alıyor.  

#Yedi

  • İstanbul Modern ve Goethe-Institut İstanbul işbirliğiyle yedi filmden oluşan Kayıp Masallar seçkisi çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşacak, 26 Kasım-6 Aralık 
  • Seren Yüce imzalı yedi bölümlük yeni Podcast dizisi, Denge’m
  • Yolunu kaybeden hayaletin hikâyesi (7 Dakika)

#Fikir

  • 2020’nin bunaltıcı gündeminden kurtulmak için bir öneri: Daha önce okumadığımız dönem kitaplarına yönelmek (1434 Kelime, İng)
  • CTRL+Alt+Delete’in hikâyesi (728 Kelime, İng)
  • Yaptıklarımız nedeniyle sonradan utanmamak için baştan ötekini incitmemek (1017 Kelime)
  • Sokak sanatçısı İzinsiz’in, marketlere yerleştirdiği izinsiz ürünler üstüne (2014 Kelime)

#Kadın

  • Serbest dalışçı Fatma Uruk, üç günde üç dünya rekoru kırdı (106 Kelime)
  • Özlem Türeci ve onun gibi tarihten adı silinen kadınlar (723 Kelime)
  • Yeni çevrilen bir kitap: Unutulmuş Kadın Ressamlar (262 Kelime)

#Esin

  • Simon Laveuve’ün post-apokaliptik dünya için tasarladığı minyatür sığınaklar

Bir Başkadır Mahur Beste

Mehmet Kaplan, Tanpınar’ın Mahur Beste‘sini “Bu şahıslar aynı zaman ve mekânın içinde yan yana gelmekle beraber, her biri kendi başına bir âlem teşkil ederler,” diye özetler. Aynı zaman ve mekânda hayatları kesişen ama ayrı dünyalarda yaşayan insanları anlatan diziyle kavruldu gündemimiz. Bir Başkadır‘ın açtığı tartışmaları bırakıp Tanpınar’ın çizdiği portrelere bakalım.

Mahur Beste yazarın diğer başyapıtları arasında gölgede kalmış bir eser. Roman olarak geçse de tam öyle değil. Her bölümde farklı bir karakterin yaşam öyküsü, içinde bulunduğu hâl anlatılıyor: Behçet Bey, İsmail Molla, Ata Molla… Abdülaziz devrinden, Cumhuriyet’e kadar uzanıyor. Bölümler arasındaki geçiş bir senfoni orkestrasında farklı çalgıların sözü sırayla birbirlerine aktarmasını andırıyor.

Kitabı, diziyi, bizleri özetleyen bir alıntı:

“Siz kâinatın etrafınızda dönmesini istiyorsunuz. Düşünmüyorsunuz ki hayat sizi mahrekinin dışına atmış. Hayat kimsenin etrafında dönmez, herkesle beraber yürür.” (175 Sayfa)


Ankara’nın İlk Yazarı: Sevgi Soysal

Sevgi Soysal-Yürümek-Yenişehir'de Bir Öğle Vakti

İstanbulluların yazarı, şairi çok. Yazılan sokaklara aşina olmak, onlar için sıradışı bir hadise değil. Sevgi Soysal’ın, ilk romanı Yürümek‘i yazdığı apartmanın altında bir kafe var. Orada arkadaşlarla oturduğunu anımsayınca yaşanan sevinç anlaşılmıyor bu yüzden. Barış Bıçakçı’yı ya da Behzat Ç.‘yi de Ankaralılar kadar sevemez kimse. Memlekette İstanbul’dan başka şehirler de olduğunu hatırlayan her sanat eseri, her sanatçı değerlidir. 

Hakan Kaynar’ın Sanat Kritik için kaleme aldığı yazı dizisi, Sevgi Soysal’ın şehirdeki izini sürerken Ankara’nın sürekli yıkılıp yeniden inşa edilen tarihini sorguluyor. Dün ölüm yıldönümünde andığımız Sevgi Soysal’ın, nasıl olup da kaç farklı kuşakta birden karşılık bulabildiğini anlamak için: 

“Biz başkentlilerin Soysal’a duyduğumuz sevginin bir kısmı kendisini bu şehrin çirkinliğine, tarihsizliğine borçludur. Ankara yeni bir şehirdir, hep yenilenen bir şehir. Dolayısıyla Ankaralılar yaşadıkları yerle aralarındaki bağı güçlendirmek zorundadır.” (5 Bölüm)

Bonus: Sevgi Soysal’ın Mümtaz Soysal’a yazdığı mektuplardan bir seçki (5 Mektup)


Japonların Yamalı Bohçası: Sashiko

Sashiko-Boro-incelikler

24 Kasım 2019 tarihli zarfta, (hoş bir tesadüf: o bültenin sene-i devriyesi yarın), Japonların kusurlu olanın güzelliğini benimsediği estetik anlayışı, Wabi-Sabi‘den bahsetmiştik. Bu anlayışın tekstilde de özel bir karşılığı var: Sashiko. Kelime anlamıyla “küçük bıçaklar” demek. Sashiko genelde, yama olarak adlandırabileceğimiz Boro ile birlikte anılıyor.

Sashiko genellikle kimono ya da eskimiş bir kıyafetin yırtılmış köşesinin üzerine yeni bir kumaş dikilerek kapatılmasını ya da yama yapılmasını içeriyor. Dikişler özel bir şekil oluşturuyor. Geleneksel sashikoda doğadan ilhamla bulutlar, dalgalar, çiçekler ve yapraklar gibi desenler varken, yeni motifler de hayat bulmuşWabi-Sabi anlayışına uygun olarak mükemmel, kusursuz dikişler atmak gerekmiyor. Aksine bir ya da iki ilmeği bilerek yarım bırakıyorsunuz. (Sashikoya giriş, 7 Dakika)

Sashiko ve Boro şimdilerdemoda dünyasında yer bulsa da aslında tekstil dünyasının sonsuz kaynak tüketimini önleyecek bir işlev görebilir. Eski elbiseleri tamir ederken onlara yeni bir ruh kazandırmak, hem de ev içindeki zamanı değerlendirmek için yararlı bir uğraş. (1842 Kelime, İng)


Soba Üzerinde Mandalina Kabukları

Hafiften sönmeye başlamış sobanın ayakları arasına sızan gün ışığıyla can buluyor liste. Evin sessizliğini dağıtacak hareketler şimdi; kışa yakışırcasına ağır uyanışlar, gerinmeler, kapı gıcırtıları, sırtına yelek geçirmeler, bahçedeki teneke kutuya boşaltılan küller, sokağını ezberlemiş adımların kendine has gecikmişliği. Bir evin uyanışından öğle neşesine, ikindi mahmurluğundan gözlerini tekrar kapayışına kadar geçen bir gün. 

Bu sırada avucumuzda biriken mandalina kabuklarının sobanın üstüne büyüklü küçüklü dizildiği, yavaşça büzülüp kuruduğu ve yendikçe taze kabuklarla yer değiştirdiği o eskimiş kokuyu duyacağız beraber. Evin içinde bize tanıdık gelen tüm sesler, seyirler, insanlar; tırnak aralarımızda bıraktığımız mandalina kokulu sarı lekeler ve bizi düşündüren ne ise diliyorum ki listenin herhangi bir şarkısında bulunur. Bu, sesleri kadar sessizlikleriyle de var olan bir günün listesi, sonu da Özdemir Asaf’ın şiiri ile bitiyor (Mayıs Müzik Topluluğu – Göçmen): 

“uzağa değil, usta / öteye hep öteye gitti; / yalnızlığı ondandır.”

Listeyi hazırlayan, hikâyesini yazan Kirpilerden Muallâ

Arşivde Gezin

1 Yorum

Süper Kadınlar, Süper Adamlar - İncelikler Kasım 30, 2020 - 12:39 am

[…] bültende Tanpınar‘dan söz açılmıştı, Sema Kaygusuz ve Mehmet Fatih Uslu, Tanpınar […]

Yanıtla

Kirpi'yle düşüncelerini paylaş