Bahar Karları, Otizm, Nushu, 11 Dakika
Şahane Okur,
Günaydın.
Okurlarımızın hayatındaki sıradan mutlulukların, küçük başarıların soruşturması Sıradan Zaferler hâlâ devam ediyor. Fikir vermesi için önceki yılın yanıtları burada. Katkılarınızı bekliyoruz:
Bu hafta zarfta bir roman, bir yazı, bir dil ve bir Podcast yer alıyor. Önümüzdeki pazartesiyi yeni yılı bahane ederek, sağlık sorunları nedeniyle bir haftalık ara için kullanacağız.
#Güzellik
- Bir kediye yazılmış mektup (1939 Kelime)
- Rubin Müzesi, çamurlu suların arasından yükselen güzellik, lotus çiçeğinden ilham alarak, kimlerin ya da nelerin hayatımızda lotus etkisi sağladığını origami kağıtlarıyla soruşturuyor, katılım için son tarih 10 Ocak
- 4.5 milyar yıllık yeryüzündeki insanlık hallerini periyot periyot incelemek için infografik bir site
- Natasya Shuljak’ın yünden tasarladığı sevimli küçük oyuncaklar
- Yine yünden figürlerle anlatılan bir aşk hikâyesi, sevdikçe birbirine benzeyen ve birbirine dolanan sevdalılar (7 Dakika)
Sevdiklerimizle birlikte nice güzel yıllara, hatırladıkça gülümseten anılara, 11 Ocak’ta görüşmek dileğiyle.
Bir Aşk Yangınını Hayranlıkla Seyretmek
Tutkulu bir yaşam, tutkulu bir yazın, tutkulu bir ölüm. Mişima’nın eserlerini okurken aşkı, kıskançlığı, acıyı sinemde hissediyorum.
İnsanın yangınları seyretmekten aldığı tuhaf fakat tarifsiz bir haz var. Alevlerin karanlık dumanı göklere yükselirken kişi kendisinin olmayan felaketi hayranlıkla izler. Uzak, edilgen ve kibirli bir ürperti.
Bu kitabın sayfalarını çevirirken bir yangını seyreder gibiydim. Kıvılcımların nasıl da alev almayı beklediğini, aşka set vuran gururun, gururun açtığı yaraların, yaralarla birlikte daha da derinleşen aşkın felaketi. Adım adım. Tutkuyla iç içe geçmiş acı. Fonda Batılılaşma sancıları içindeki Japonya var. Soylu sınıf, zenginliğin bahşettiği rahatlığın içerisinde, gelenek ve modern değerlerin açmazıyla boğuşuyor.
Mişima, kusursuz güzelliğin büyüleyici tasvirini yapıyor, güzellik ve onun eşsiz laneti. Wilde’ı çağrıştıran, onun Dorian Gray‘i kadar hayranlık uyandırıcı, bir o kadar da ürküten hikâye. Toplumsal dönüşümün arifesinde kendisini aşkta bulan bireysellik kavgası. Mişima, burada çizdiği Kiyoaki karakteriyle benzerlik taşır, kendi sonuna, bile bile ve bundan haz duyarak yürümüştür.
“Yirmi ya da otuz yıl sonra insanlar seninle senin nefret ettiğin şeyleri bir ve aynı, tek parça olarak görecekler.” (416 Sayfa)
Kaostan Tekrarlarla Çıkmak: Otizm
Yaşam tekdüze, algılarımız yüzeysel. Yaşadığımız internet çağında dünyanın neresine gidersek gidelim bizi şaşırtan pek az şey olacaktır. Ama yaşamı bizim gibi görmeyen, duymayan pek çok insan var. Mesela benimle yaşıt kuzenim bir sallanan koltukta müzik dinleyerek rahatlayabiliyor sadece, eve yeni yüzler geldiğinde eline aldığı çiti sallayıp zıplayarak dolaşıyor koridorda ve ağzından yirmi sekiz yılda anlamsız hecelerden başka ses çıkmış değil. Tüm bu tekrarların, kaostan kaçmak için bir ritim tutturmak olduğunu bilmiyordum:
“El çırparak, aynı tonda uzun aralıklarla mırıldanarak, tırnağıyla belli bir ritmik frekansı tutturup bir nesneye vurarak, anlamlı olmayan (kelime ve cümlelerden oluşmayan) sesler çıkararak kendini rahatlatan otistik, kaostan sesler ve ritmik hareketlerle sıçramalar yaratarak çıkmaya çalışır. Kendi içinde belli örüntüleri takip eden ve yaratan bir düzen oluşturur.” (1735 Kelime)
Yalnızca Kadınların Konuştuğu Dil: Nushu
Nushu, on dokuzuncu yüzyılda Çin’in dağlık ıssız bir bölgesinde doğmuş. Feodal düzen geçerli, kadınların okuma yazma öğrenme gibi bir lüksü olmadığı gibi yalnızca eşya hükmündeler: Baba evinden koca evine, alınıp devredilen bir mal.
Söz söyleme hakkı olmayan kadınlar, kendi aralarında bir dil icat etmiş, bunu bambu uçlarıyla yazıya dökmüş, bu dilde şarkılar söylemiş. Birbirleriyle nesilden nesle bu sayede iletişim sağlamış, hiç tanışmadan arkadaşlıklar kurmuşlar. Komünist devlet, geleneği bütün kökleriyle yıkarken Nushu’yu ve ona ilgi duyan araştırmacıları da hedef almış. Yine de günümüze kadar ulaşmış ve bugün hak ettiği ilgiyi görmeye başlamış. (1679 Kelime, İng) (312 Kelime)
Usul Usul 11 Dakika
On bir dakika boyunca usul bir ses insanlık hallerinden, gündem dışı konulardan söz ediyor. Ceren Yartan, “neden”, “nedir” gibi sorular soruyor. Bazen bilimsel açıklamalara, bazen felsefi ve edebi alıntılara başvuruyor. Zihnin içinde dönüp duran meselelere yeni bakış açıları sunuyor.
Bugüne kadar işlenen başlıklardan bazıları: İlişkilenmek, zaman, duygularla savaşmak… Derinlikli konular için yalın ve içten bir sorgulama. Son bölüm: Hayal Gücü/Kırıklığı (11 Dakika)
Güne başlama şarkısı: