Tutku, Masha Ivashintova, Dijital Sahne, Rita
… şimdiki zamandan çaldığın her an, sonsuza dek kaybedilmiştir. Şimdiden başka bir zaman yoktur.
Jeanette Winterson
Şahane Okur,
Günaydın.
Bu hafta zarfta bir roman, bir fotoğrafçı, iki oyun ve bir dizi yer alıyor.
#Endişe
- En sıcak on yıl, 2010-2020 (386 Kelime)
- Ya son iki kuzey beyaz gergedanı, Najin ve Fati de ölürse? (7815 Kelime, İng)
#Seyirlik
- Zekası ve kibarlığıyla hayran bırakan hırsız, Arsène Lupin‘ın modern zaman uyarlaması, Lupin (5 Bölüm) #Netflix
- Bir başka yetenekli hırsız Fantastic Mr. Fox, Wes Anderson’ın ilk animasyon filmi (87 Dakika) #MUBI
- Damla Sönmez’in enfes oyunculuğuyla, kurtlarla koşan Sibel (91 Dakika) #BluTV
- Fransızca filmler için çevrimiçi festival, 15 Ocak-15 Şubat
#Bellek
- Cadılığın icadı (2654 Kelime)
- Türkçe Pop’un en güzel emekçisi, Onno Tunç (884 Kelime)
#Esin
- Naz Constante’nin çizdiği binbir suret
Yetişkinlere Özgü Sözcük, Mutluluk
“Olgular beni ilgilendirmiyor, Domino, şimdi hissettiklerim önemli. Duygularım değişecek, onları hatırlamak istiyorum.”
Henri gerçekleşen olayların değil, nasıl hissettiğinin günlüğünü tutuyor. Napolyon henüz eskimemiş kıtada tarih yazarken o, imparatorun kilerinde tavuk boğazlıyor. Askerlikten anlamaz, savaşların kutsallığını sorgular. Zaferler ya yenilgilerle alakadar değil, hisleriyle ilgileniyor.
Jeanette Winterson‘ın en az otobiyografik romanı Tutku, tarih romanlarının dışına çıkıyor, milyonların gözünde devleşen bir adamı umursamadan geçiyor, kalabalıklardan arasında iki aykırı kişinin hayatlarına yoğunlaşıyor. Köylü Henri’nin hayatı daha tekdüze, renksiz. Kayıkçı kızı Villanelle’in kaz ayakları, tutkunun bir sarmaşık gibi dolandığı yaşamı var.
Winterson mutlaka bir cadı olmalı, efsunluyor okuru. Olmadık hikâyeler anlatıyor, hepsine inanıyoruz. Kıvılcımdan cümleleriyle harladığı ateşte Villanelle’le birlikte yanıyoruz.
“Mutluydum. Ancak ‘mutlu’ yetişkinlere özgü bir sözcük. Mutlu olup olmadığını sormazsınız bir çocuğa, çünkü görürsünüz. Ya mutludur ya değildir. Yetişkinler mutluluktan söz ederler, çünkü değildirler. Bu konuda konuşmak, rüzgarı yakalamaya çalışmak gibi bir şeydir. Bırakın her yanınızdan essin, çok daha kolay değil mi?” (182 Sayfa)
Kendini Gölgelerde Saklayan Fotoğrafçı: Masha Ivashintsova
“I never had a memory for myself, but always for others.”
Masha Ivashintsova da kendisine ait bir anısı olmadığını, hep başkalarına ait hatıraları olduğunu yazmış günlüğüne. Üç adama âşık olmuş, biri meşhur fotoğrafçı, onların gölgelerinde kendi sanatını saklamak mecburiyetinde hissetmiş. Çektiği otuz binden fazla fotoğrafı, tuttuğu günlükleri, yazdığı şiirleri kimseyle paylaşmamış.
Halbuki Masha, on sekizinden itibaren nefes alır, su içer gibi fotoğraf çekmiş, her birinin arkasına tarih düşmüş, notlar almış. Sovyet Rusya’sında tiyatro eleştirmeni, kütüphaneci, tasarım mühendisi, asansör tamircisi olmuş, kendi olamamış. İdeolojik karşıtlığını tedavi etmek için akıl hastanesine yatırmışlar.
Fotoğrafları ve günlükleri, annesinin ölümünden on yedi yıl sonra Asya gün yüzüne çıkarmış. Anlı şanlı erkek fotoğrafçıların yanında Vivian Maier gibi Masha Ivashintsova’nın da ölümünden sonra keşfedilmesi tesadüf mü? (1390 Kelime, İngilizce)
Dijital Sahne’de Tiyatroyla Buluşmak
Tiyatro sahnelerinin kendine has kokusunu, kırmızı koltuklarını ziyadesiyle özledik. O günlere geri dönüş hâlâ pek yakın gözükmüyor, yine de umutluyuz. Dijital Sahne de perdeyle arayı açmamak, sevdiğimiz oyuncularla hasretlik gidermek için kült eserlerden kısa kesitler sergiliyor.
Her perşembe yeni bölümlerle karşımıza gelecek serinin ilk bölümünde Damla Sönmez ve Cem Yiğit Üzümoğlu’nun rol aldığı Hamlet var. İkilinin etkileyici performansı, dekor ve ses düzeni seyirciyi birkaç dakikada yakalıyor. Üzümoğlu tiradını son nefesini tüketircesine, tüm gövdesiyle söylüyor, Sönmez’in yüzünde Ophelia’nın deliliğe dönüşecek çaresizliğinin izleri dolaşıyor. (19 Dakika)
İkinci bölümde Anton Çehov’un Martı’sı, İbrahim Çiçek uyarlaması ve yönetmenliğinde, başroller Öykü Karayel ve Selahattin Paşalı’nın performanslarında hayat buluyor. (28 Dakika)
Moda Sahnesi tiyatrolarla aramızdaki mesafeyi canlı gösterimlerle kısaltanlardan: Sahneden Naklen. Zayıf internet bağlantılarında yaşanan küçük aksaklıklar haricinde iyi bir deneyim sunuyor. Normalde kolay bilet bulunamayan temsilleri seyredebiliyoruz. (Biletler 25-250 TL arasında değişiyor, kalite farkı yok, daha çok destek olma imkânı var)
Her Bakımdan Yetersiz Görülen Anne, Harika Öğretmen: Rita
Rita her gün ağaçların arasındaki oyuktan geçerek kalçalarını saran dar kotuyla işe gidiyor, okuldaki bütün öğrencilerle selamlaşıyor. Çocuklara şekerin yasaklanmasını isteyen velilere, işini düzgün yapmayan öğretmenlere, herkese posta koyuyor. Doğru bildiklerinden taviz vermiyor, meslektaşlarınca pek sevilmiyor bu yüzden. Sigara tiryakisi, seks düşkünü, kimsenin ondan hesap sormasına izin vermiyor.
Rita, öğretmenlikte ne kadar iyiyse, ebeveyn olarak da o kadar kötü. Artık bir yetişkin olan kızının disleksi bozukluğu olduğunu fark edememiş mesela, okulda herhangi bir öğrenciye sonuna kadar arka çıkarken, kendi oğlunun karşı karşıya kaldığı homofobiyi ciddiye almıyor. Ama bu evlatlarını sevmiyor demek değil, kendi zorlu yaşamından çıkardığı derslerle hareket etmeye çalışıyor. Canı sıkılmadıkça ortaya çıkmayan bir babaya rağmen, üç çocuğunu tek başına yetiştirmiş. Daha iyi bir öğretmen ve daha iyi anne olmak için elinden geleni yapıyor.
Netflix’te yer alan Danimarka dizilerinden en çok sevileni, Rita. (5 Sezon, 40 Bölüm)
Güne başlama şarkısı:
1 Yorum
[…] tutkulu konularıyla illaki bir yerde yakalıyor sizi: Vişnenin Cinsiyeti, Atlas’ın Yükü, Tutku, Sanat […]