Ahraz, Ağaçlardan Öğrenebileceğimiz Şeyler, Modern Family
“Sesleri tanımayan biri için sessizlik diye bir şey de yoktur.”
Şahane Okur,
Günaydın.
Bu hafta zarfta bir roman, ağaçlar ve bir modern aile yer alıyor. Tuhaftır ki tüm başlıklar birbirine dolanıyor.
#Derinlik
- Faydalı olmak, zamanı verimli geçirmek zorunluluklarına (?) karşı tembelliği savunmak (1128 Kelime)
- Özlediğimiz İstanbul’dan, Beyoğlu esnafından bir portre, Taytıs (912 Kelime)
- Marie Condo’dan da öncesi, Japonların evvelki senenin kötülüklerinden, huzursuzluklarından kurtulmak için yaptığı temizlik, ohsoji (1659 Kelime, İng)
- Hayvan hakları yasasında sona doğru, özet ve dayanışma çağrısı (1465 Kelime)
#Esin
- Bir şiir ve hayatın karmaşasını yeşilliğin, suyun kenarında unutmak (1 Dakika)
- Bir uydunun yalnızlığında kendini bulmak (9 Dakika)
Kalabalığın, Kötülüğün, Gürültünün Ortasında Âşk: Ahraz
Kalabalığın vicdanı olmuyor, ötekisi oluyor. Zararsız, kendi halinde bir başkası bile hasım, uğursuzluk demek. Hele o küçük yerleşimlerin taşına toprağına bulaşan zalimlik. O yüzdendir ki en muhtaç olduğu anda Adile’nin çaldığı kapıların hiçbiri açılmıyor, ağzı süt kokan bebeği havale geçirirken kimse yardım eli uzatmıyor. İsrafil sessizliğe gömülüyor o geceden sonra, sağır kalıyor, Adile tüm kasabaya küsüyor.
Kasabanın rüzgarı sert, insanları ufalayıp duruyor. Burayı mesken tutanlar sonradan gelmiş, iklime alışkın değil, kiliseleri, mezarları eşeleyip durmuş altın bulmak için. Depremler, yangınlar eksik olmamış, alınan âhlar hiç düşünülmemiş. Hep günah keçisi aramışlar.
Tüm bu kötülüğe ahraz, yabancı İsrafil âşık oluyor, kendi gibi bir ötekiye. Hem öyle bir âşık oluyor ki sıcaklığı, içimizdeki karları eritiyor. Deniz Gezgin’in, Dalyanköylü Nezir’in âşkından ilham alarak, onun için yazdığı bir roman, can yakıyor:
“Herkes kendine göre iyi, zannedersin ki kötülük kapının dışındadır, örtersin yüzüne orda kalır. Bir suç işlense önce yetimleri işaret ederler, onların örtecek kapısı yok ya o hesap…” (200 Sayfa)
Ağaçlardan Öğrenebileceğimiz Şeyler
Han Kang, Vejetaryen’de dünyanın tüm ağaçlarının birbiriyle kardeş olduğunu söyler. Ekolojist Suzanne Simard’ın yaptığı çalışmalardan elde ettiği sonuçlar da bu önermeyi doğrular nitelikte. Farklı ağaç türleri, birbiriyle kökleri ve çeşitli mantarlar sayesinde iletişim kuruyorlarmış. Üstelik gerektiğinde birbirlerine mineral, karbon göndererek eksiklik tamamlayacak düzeyde bir ilişki bu. (18 Dakika)
Ahraz’ın tek yetimi İsrafil değil,romanın önemli karakterlerinden Yusuf da ailesi olmayan bir ağaçadam. Kendisinin bir adamotunun kökünden geldiğini düşünür, insanlardan çok ağaçlarla konuşur, onların dilinden anlar. O yüzden tozun, talaşın içinde, marangozlukla uğraşır. Yusuf’un, Kang’ın, Simard’ın bakış açısı bir noktada birleşiyor sanki: Ağaçlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Aurora Eliam ağaçların arasındaki dayanışmadan yola çıkarak yalın maddelerden oluşan bir liste hazırlamış bile:
- Biz de ağaçlar gibi aynı güneşin altında dallanıp budaklanan birbirlerinden farklı ama öz itibariyle aynı insanlarız.
- Nasıl ki ağaçların büyümesi hiçbir zaman son bulmaz, kökleriyle büyümeye, değişimlere adaptasyon göstermeye devam ederler, bizler de karşı karşıya kaldığımız zorluklarla büyümeye, olgunlaşmaya devam ederiz.
- Bir ağacın gördüğü zarar bütün ormanı, herhangi bir ferdin başına gelen olay tüm kolektif yaşamı etkiler.
- İnsanlar da ağaçlar gibi toprağın altında aynı kökleri paylaşır, bunun farkına vardığımız zaman birlikte büyüyebiliriz. (1047 Kelime, İng)
Aile Olmanın Güzel, Komik Yanları: Modern Family
Malum komedi dizilerini döne döne sıkıldıysan, kısa fakat çok bölümlü güldürü ihtiyacın varsa, özellikle yemek yerken izlemek için, Netflix’in kalabalık listelerinin arasında on bir sezonluk bir komedi hazinesi saklanıyor: Modern Family.
İkinci evliliğini genç, güzel ve göçmen bir kadınla yapan zengin, beyaz bir Amerikalı: Jay Prichet. Önceki evliliğinden bir kızı, bir de oğlu var. Babasına çok benzeyen Claire, üç çocuğunu ve evlatlarından daha çocukça davranan kocasını idare ediyor. Hiçbir zaman Jay’in arzuladığı erkek evlat olmayan Mitchell, erkek arkadaşı Cameron’la Tayvan’dan bir bebeği evlat edinerek ailesini tamamlayacak. Üç küçük hane neredeyse her hafta bir araya gelerek, kocaman bir aileyi oluşturuyor.
İletişimsizlik, yanlış anlaşılmalar, tuhaf zevkler, tuhaf alışkanlıklar, ebeveynlerin çocuklarına yükledikleri anlamsız projeksiyonlar, kavgalar, kıskançlıklar. Yine de her şey tatlıya bağlanıyor. Onları izlerken aile olmak kolay ve güzel bir şeymiş gibi geliyor, Ahraz‘da anlatıldığı gibi değil: (11 Sezon, 250 Bölüm)
Güne başlama şarkısı: