Baltalar ve Basamaklar

tarafından Kirpi

Kara Bahar, İlk Aşk, Stairway to Heaven, Olumlu Dünya

Şahane Okur,

Günaydın. Karanlık bir haftanın ardından, elimizde kalan güzelliklere ve edebiyata sığınmaya, kendi bildiğimiz yollardan direnmeye devam. #İstanbulSözleşmesiYaşatır

Bu hafta zarfta iki uzun öykü, bir şarkı ve bir Podcast var. 

#Derinlik

  • Paris yanıp yıkıldıktan sonra, fotoğrafçılığın sokağa inişi (1700 Kelime)
  • Daha sağlıklı bir yaşam için daha çok gülme rehberi (3515 Kelime, İng)

#Seyirlik 

  • Akbank Kısa Film Festivali bugün başlıyor
  • İstanbul Film Festivali, 1 Nisan’dan itibaren çevrimiçi gösterimlerle perdeyi aralıyor
  • Killing Eve‘in tüm sezonları BluTV’de

#GüneBaşlamaŞarkısı 

  • En yakın zamanda ayak bileklerimizde sakin denizlerin usul dalgalarını hissetmek dileğiyle: La mer est calme

Yazan: Nureddin Türk, Çizen: Tubeklon


Sevmeyi Er Geç Öğrenecek miyiz?

incelikler-bulten-tubeklon-uzun öykü-kara bahar-ilk aşk-joyce carol oates-unica zurn.jpg

Kafka’ya yakıştırılan bir söz, “Bir kitap içimizdeki donmuş denize inen bir balta gibi olmalı.” Rahatsız edici kitapları orta yerinde bırakmayı düşündüğümde hep bu cümle geliyor aklıma. Kara Bahar‘da küçük bir kız çocuğu abisinin cinsel istismarına uğruyor, kendisinden yirmi yaş büyük bir adama âşık oluyor, babasıyla sağlıksız bir ilişki kuruyor. İlk sayfadan ilk cümleden başlıyor ürperti, “Kızın yaşamına giren ilk erkek, babası.” “Acaba”larla devam ediyoruz. 

Unica Zürn’ün zorlu bir yaşamı olmuş, Kara Bahar‘ın “kara”sı buradan geliyor: Çocuklukta başlayan yalnızlık, cinsel istismar, yoksulluk, çocuklarının velayetini parasızlık nedeniyle kaybetmesi, ikinci evlilik, pahalı lüks otellerde düzensiz yaşam, tekinsiz yerlerde sağlıksız kürtajlar, şizofreni teşhisi. Her şeye rağmen oldukça üretken bir isim, hem yazmış hem resmetmiş. Çizimlerinin ortak özelliği, birbirinin içine geçmiş, birbirinde var olan sayısız yüz, sayısız göz. Bakışları hep, olmakla hiçlik arasındaki sınırda, karanlıkta gezinmiş. 

Kara Bahar‘daki isimsiz kız çocuğu da geceleri uyumadan önce karanlığı, karanlığın içindeki adamları gözlüyor. Kafasında kurduğu hayallere, güçlü ve zalim kahramanlara âşık oluyor. Cinselliği yeni yeni keşfettiği, âşık olduğu bir dönem. Çevresinde iyi örnekler yok, görmemiş, duymamış. Bilmeyişi ve kimsenin onunla bu konuları konuşmaması, küçük kızı saplantılarla dolu bir yalnızlığa itiyor. Aşk umutsuzluktan, itaatten ibaret. Istırap çekmekten haz alıyor: 

“Birisini çok sevmek tam bir boyun eğmişlik gerektiriyor. Hareketsizlik ilkesini bir kural haline getirmeyi.”

“Hayat mutsuzluk yoksa katlanılmaz.”

“Acı ve ıstırap ona zevk veriyor.”
(68 Sayfa)

Bu küçük kızın yalnızlığı, Joyce Carol Oates’ın Josie’sini anımsatıyor. İlk Aşk‘ta henüz on iki yaşındaki Josie, kendisinden on beş yaş büyük uzak akrabasına âşık oluyor. Jared Jr. papaz okulunda bir peder adayı, asosyal, sadist. Kurbanlarına uyguladığı şiddeti kendi vicdanında aklayabilecek kadar korkunç: “Kendi yerine başkasını cezalandırmadıkça sen cezalandırılacaksın!” Josie’yse maruz kaldığı cinsel istismarı, aşk zannediyor. (80 Sayfa)

Her iki uzun öykü de iyice rahatsız ediyor okuru, ama iştahla tasvir etmiyor hiçbir şeyi, karanlıkta bırakıyor. Sevmeyi, aşkı, cinselliği bilmemenin ve bunları konuşabilecek sağlıklı iletişim kanallarına sahip olmamanın acı sonuçlarıyla yüzleşmek kolay değil. İçimizdeki donmuş denizlere iki balta. Sevmeyi öğrenmek dileğiyle. 


Siz Bir de Tersten Dinleyin: Stairway to Heaven 

incelikler-tubeklon-led zeppelin-stairway to heaven.jpg

İnişli çıkışlı bir yaşam öyküsü gibi Stairway To Heaven. Bende uyandırdığı duygu, şaşkınlık. Ne zaman dinlesem bu kadar harika bir şarkının bestelenmiş, çalınmış, söylenmiş olmasına şaşırıyorum. Stairway to Heaven, müzik tarihinin en özel yerinde duruyor.

“Bu şarkı ne anlatıyor?” Led Zeppelin solisti Robert Plant, soruyu yanıtlarken her seferinde o günkü ruh haline göre başka bir hikâye uydurdu. Bu soru kendisine o kadar çok soruldu ki hikâyelerin sayısı epey fazla.

Şarkının başlangıcı, hayattaki zorlukların hiçbir anlamı olmadığını düşünen bir kadın hakkında. Paranın onu cennete götürmeyeceğini kanıtlamak için para biriktiriyor. Sonradan sözler bir hayli değişiyor:

“There’s a lady who’s sure all that glitters is gold/ And she’s buying a stairway to heaven”

Robert Plant tarafından açıklanan tek kısım: “Hayattaki her şeyi, hiçbir şey vermeden elde eden bir kadın.” Vokalistimiz, 70’li yılların en iyi canlı performanslarından biri kabul edilen ’71 Madison Square Garden konserinde de bu şarkıdan “Umudun şarkısı” olarak bahsediyor.

Stairway to Heaven neredeyse elli yıl boyunca çalıntı iddialarının gölgesinde kaldı. Dava sonuçlandı ve mahkeme Stairway to Heaven’ın Spirit’in Taurus şarkısından çalıntı olmadığına karar verdi. “Şarkıyı tersten dinlerseniz Led Zeppelin’in ruhunu şeytana sattığını duyacaksınız,” iddiasıysa zannediyorum yıllarca daha konuşulacak. Stairway to Heaven ve Led Zeppelin’in müziğiyse nice hayatlara dokunmaya devam edecek.

“And if you listen very hard/ The tune will come to you at last”

~Kirpilerden Öykü Göğer


Ölümlü Dünyada Bir Olumlu Dünyalı

olumlu dünya-deniz ozturhan-podcast-incelikler-bulten

Yazar, komedyen Deniz Özturhan, sahne gösterilerinin yanında Podbee Media ile hazırladığı Podcast’inden de gevezelik etmeye, o neşeli gülüşünü bize aksettirmeye devam ediyor: Olumlu Dünya

Soluksuz, duraksız bir konuşma onunki, ama izleğini kaybetmiyor. Her zaman olumlu bakış açıları sunduğunu da söyleyemeyiz. Eleştiriyor, eleştiriyor, işin en kötü, en bayağı yanlarını bir bir ortaya döküyor. En sonunda pozitif yanlara odaklanmaya başlıyoruz. Şakaların, esprilerin arasında ciddi sorgulamalar, not alma isteği uyandıran aydınlanmalar var. Yaratıcılık ve üretkenlik üzerine düşünceleri ve tecrübeleri ilham veriyor, örnek sunuyor. Geçen sene martta başlayan yayın, bu hafta bir yaşını dolduracak. Son bölüm, kadın olmak üzerine (22 Dakika). Kirpinin favorisi: Sevgili Arsız Yetenek (24 Dakika).

Arşivde Gezin

Kirpi'yle düşüncelerini paylaş